Nükleer
güvenliğin tanımını tek bir cümlede yapabilmek ne yazık ki mümkün
değil. Bu tanım açık bir şekilde yazılmış hedefler, ilkeler
ve kriterler bütününden oluşur. Detaylardaki farklılıklar nedeniyle
nükleer güvenliğin tanımı ülkeden ülkeye değişmektedir. Önemli
olan kendi içinde tutarlı ve bütünsel bir yapının varlığı ve
bunun güvenlik kültürü olarak tanımladığımız şekliyle hayata
geçirilmesidir.
Hedefler
Nükleer Güvenlik Hedefleri
nükleer güvenliğin tanımının ilk adımlarıdır. 2000 yılında
hazırlanan TAEK dokümanına göre nükleer güvenliğin 3 hedefi
vardır.
Genel
nükleer güvenlik hedefi,
nükleer tesislerde, sürdürülebilir ve etkin koruma önlemleri
alarak birey, toplum ve çevreyi olası radyolojik zararlardan
korumaktır.
Bu genel hedef Radyasyondan
Korunma ve Teknik Hedefler
ile bütünlenir. Nükleer tesisler her durumda radyolojik sonuçları
olan süreçlerin kullanımı anlamına gelmektedir. Bunun farkında
olmak ve gerekli teknolojileri kullanarak nükleer tesislerde
üretilen radyasyondan korunmak nükleer güvenliğin önemli bir
ayağıdır.
Radyasyondan korunma
hedefi,
-
Nükleer
tesislerin kaza hariç bütün işletme koşullarında, tesis
içinde veya tesisten herhangi bir planlı radyoaktif madde
salınması durumunda maruz kalınan radyasyonun belirlenen
sınırların altında ve ayrıca mümkün olan en düşük düzeyde
tutulmasını,
-
Kaza
durumunda ise radyolojik sonuçların hafifletilmesini sağlamaktır.
Radyasyondan
korunmanın yanı sıra, nükleer tesislerde oluşabilecek kazaları
öngörmek, bunlara karşı sosyal ve ekonomik koşulları da dikkate
alarak teknolojik önlemler almak ve önlem alınamayan durumlar
için ise kaza sonuçlarının hafifletilmesine yönelik düzenlemelerin
yapılması hedeflenmektedir.
Teknik nükleer güvenlik
hedefi,
-
Nükleer tesislerdeki kazaların önlenmesini ve buna rağmen
kaza olması durumunda sonuçlarının hafifletilmesini,
-
Olasılığı en düşük kazalar da dahil olmak üzere, tesisin
tasarımında dikkate alınan tüm kazalar için radyolojik
sonuçların boyutlarının küçük ve belirlenen sınırların
altında tutulmasını ve
-
Ağır radyolojik sonuçlar doğuracak ciddi kazaların gerçekleşme
olasılığının son derece düşük olmasını sağlamak için mümkün
ve makul olan bütün önlemleri almaktır.
İlkeler
Bu hedeflere ulaşılması
bir dizi ilkenin hayata geçirilmesi ile mümkündür. Bu ilkeler
tüm tesislere uygulanan temel ilkelerle başlar, nükleer santrallar,
araştırma reaktörleri, yakıt tesisleri gibi farklı tesislere
uygulanabilecek özel ilkelerle tamamlanır. Nükleer güvenliği
tanımlaması açısından tüm nükleer tesislerde uyulması gereken
temel ilkeler daha öne çıkmaktadır. Nükleer güvenliğin temel
ilkeleri yönetsel ve teknik olarak iki ana başlık altında
düşünülebilir. Yönetsel ilkeler arasında güvenlik kültürü
ön plana çıkmaktadır. Güvenlik kültürü nükleer güvenliğe yaşamın
her alanında öncelik vermekle başlar.
Güvenlik
Kültürü: Nükleer tesislerle ilgili etkinliklerde
bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşlar bir güvenlik kültürüne
sahip olmalıdır.
Öte yandan nükleer tesislerin
güvenliğinin ana sorumluluğu işleticidedir. İşletici tesisin
güvenli bir şekilde çalışması için her türlü önlemi alırken,
düzenleyici kuruluş olan TAEK bu önlemleri ve önlemlerin hayata
geçirilip geçirilmediğini denetlemekle yükümlüdür.
Lisans
Sahibinin Sorumluluğu: Bir nükleer tesisin güvenliğinin
nihai sorumluluğu lisans sahibine ait olup tasarımcıların,
tedarikçilerin, inşaatçıların ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun
etkinlikleri ve sorumlulukları lisans sahibinin bu sorumluluğunu
hiçbir şekilde azaltmaz.
Nükleer güvenliğin sağlıklı
bir şekilde sürdürülebilmesi için etkin yönetsel önlemler
gereklidir. Bu önlemlerin bütünü güvenlik yönetimini oluşturur.
Güvenlik
Yönetimi: Nükleer tesislere ilişkin tüm etkinliklerde,
en yüksek önceliği güvenlik konularına tanıyan politikalar
geliştirilmeli ve bu politikalar yetki ve sorumluluk sınırlarının
kesin ve açık, iletişim yöntemlerinin belirli olduğu bir yönetim
mekanizması içinde hayata geçirilmelidir.
Teknik ilkeler düşünüldüğünde
ise öne çıkan ilke Derinliğine Savunmadır. Nükleer tesislerde
radyasyonun açığa çıkmaması için alınan bir dizi içiçe geçmiş
önlem paketine derinliğine savunma adı verilir. Bu önlemlerden
ilki etkinliğini kaybettiğinde ikincisi devreye girer, o da
kaybederse üçüncüsü. Derinliğine savunmanın en tipik örneği
yakıtlardır. Yakıtın içinde bulunan radyoaktif malzemenin
ilk koruyucusu yakıtın kimyasal yapısıdır. Bu yapı bozulduğunda
yakıt zarfı radyasyonu içerde tutar. Yakıt zarfının erimesi
durumunda (ki olasılığı düşük bir kazadır) kapalı devre olan
birinci soğutma devresi radyasyonu içeride tutar. Birinci
devreninde bütünlüğünü kaybetmesi durumunda Koruyucu bina
denilen güçlendirilmiş yapı radyasyonun çevreye yayılmasını
engeller. Radyasyonun kontrolsuz bir şekilde çevreye yayılması
için teker teker bu aşamaların hepsinin etkinliğini kaybetmesi
gerekmektedir.
Derinliğine
Savunma: Nükleer tesisin
güvenliğine ilişkin tüm etkinlikler güvenlik hedeflerinin
zedelenmesini engelleyecek, derinliğine ve iç içe geçmiş bir
dizi uygulamadan oluşmalıdır.
Yine de bu derinliğine
savunma önlemlerinin etkinliklerini kaybetmemeleri için ek
önlemler alınır. Bunlar kazaların önlenmesine yönelik olan
önlemlerdir.
Kazaların
Önlenmesi: Nükleer
tesislerde, nükleer güvenlik hedeflerine ulaşmak için, radyolojik
sonuçlar doğurabilecek kazaları önlemek üzere gereken önlemler
alınmalıdır.
Herşeye karşın bir kaza
yaşandığında ise kaza sonuçlarını en aza indirgemek için alınan
kaza yönetimi uygulanır. Bu aşamada tahliye gibi önlemler
devreye girebilir.
Kaza
Sonuçlarının Hafifletilmesi: Herhangi bir kaza
durumunda, tesisten radyoaktif madde salınmasının etkilerini
önemli ölçüde azaltacak tesis içi ve dışı tüm önlemler alınmalıdır.
Bu temel ilkelerin yanısıra
nükleer tesislerin güvenliğini garanti altına almak üzere
tesisin her aşamasında (tasarımdan sökülmesine kadar) dikkate
alınacak olan ilkeler ise şunlardır:
Güvenliğin
Doğrulanması: Nükleer tesisin tasarımının güvenlik
hedeflerini sağladığı kapsamlı bir güvenlik analizi çalışması
ile gösterilmeli; nükleer tesisin durumu ve çalışmasının işletme
sınır ve koşulları ile uyumlu olduğu ve güvenlik hedeflerini
sağladığı gözetim, denetim, analizler ve testler aracılığıyla
doğrulanmalı; ve nükleer tesisin güvenlik değerlendirmeleri,
gerektiğinde, işletme deneyimleri ve yeni güvenlik bilgileri
ışığında yenilenmelidir.
Kanıtlanmış
Mühendislik Uygulamaları: Bir nükleer tesis, deneyimler
ve/veya testlerle kanıtlanmış ve onaylı kod ve standartları
esas alan mühendislik uygulamalarına dayandırılmalıdır.
Kalite
Güvencesi: Nükleer tesisle ilgili yapı, sistem
ve bileşenlerin, verilen hizmetlerin ve yerine getirilen görevlerin
istenilen kriterlere uygunluğunun sağlanması amacıyla bir
kalite güvencesi programı oluşturulmalı ve bu program tesisin
yer seçiminden başlayarak işletmeden çıkarılması tamamlanıncaya
kadar olan bütün aşamalarda uygulanmalıdır.
İnsan
Faktörü: Nükleer tesislerin güvenliğini etkileyebilecek
faaliyetlerde yer alan personel, görevlerini tam olarak yerine
getirecek niteliklere sahip olacak şekilde eğitilmeli ve belgelendirilmeli;
olası insan hataları dikkate alınmalı ve azaltılmalıdır.
Radyasyondan
Korunma: Nükleer tesislerde, radyasyondan korunma
uygulamaları Kurum tarafından belirlenen şartlara uygun olarak,
tesisin yer seçiminden başlayarak işletmeden çıkarılması tamamlanıncaya
kadar olan bütün aşamalarda hayata geçirilmelidir.
Radyoaktif
Atık Yönetimi: Nükleer tesislerde ortaya çıkacak
olan radyoaktif atık miktarı radyoaktivite ve hacim bakımından
tasarım kriterleri ve işletme deneyimlerine uygun şekilde
mümkün olan en az düzeyde tutulmalı ve tesisten çıkan bütün
radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde toplanması, işlenmesi,
depolanması, taşınması ve tasfiyesini sağlayan bir atık yönetimi
programı oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.